Evlilik piyango gibi midir?
Evlilik piyango gibidir demisti bir keresinde kuaforde karsilastigim bir bayan. Ortaya konusuyordu, genclere ogut veriyordu… O zaman uzerinde cok durmamistim bu lafin, ama gecen gun bir yakinimin “Bekarlik Sultanlik midir?” sorusuna cevaben yine aklima gelince biraz daha dusundum acaba gerceklik payi olabilir mi diye. Sonra tam da dogru olmadigina kanaat getirdim. Cunku dusununce aslinda piyango kazanani sansli kilan bir kumar. Buyuk ikramiye cok sansli bir evlilik olsa amorti de iste idare edilecek kucuk bir mutluluga denk gelir gibi dusunulebilir. Hicbir sey kazanmayan da bilete verdigi uc kurusu goz onunde bulundurmazsa bir kayip ya da kazanc icerisinde olmaz, yani evlilik ya da beraberlik icin de arti ya da eksisi olmaz diye dusunebilir miyiz? Bana ikna edici gelmedi.
Oncelikle iyi ya da mutlu bir evlilik piyangoda cikacak en buyuk ikramiyeden bile daha degerli olsa gerek diye dusunuyorum. Sonucta bir omur boyu surecek bir hayat arkadasliginin degerine bir paha bicilememeli. Ote yandan kotu bir evlilik, ikramiye ya da amorti cikmamasinin soyletecegi anlik bir tuh’den cok cok daha fazla can yakar. Uc kurus para verilip karsiligi olmayinca agizdan cikan en fazla bir tuh olabilir, peki ya koskoca bir hayati ziyan edip is isten gectiginde ne denebilir. Ya da ne denirse densin ziyan edilen yillar geri getirilebilir mi? iste belki de tam da bu yuzden evlilik piyangodur demek yerine evlilik kumardir demek daha dogru olacak sanki. Cunku kumarbaz buyuk oynar, arada bir kazanirsa buyuk kazanacagi gibi kaybettiginde de buyuk kaybeder. Evlilik ya da beraberlikler de dogru oldugu zaman buyuk kazandiracagi gibi yanlis beraberlik de buyuk kaybettirir.
Sonucta kumar kotu bir bagimlilik, burada kumari savunmak degil amacim. Benzetmem sadece kumarin sonucunda da evlilik ya da beraberliklerin sonucunda da kazanildigi zaman buyuk kazanilip kaybedildigi zaman buyuk kaybedildigi Peki ya buyuk kaybetmek korkusuyla buyuk kazanctan da korkmak gerekir mi? Kumardan bahsediyorsak illa gerekir, hatta kaybetme korkusuyla bir daha kumarin k’sinin yanina yaklasmamak gerekir. Ama eger gelecek vaat eden, beraber yaslanmak vaat eden bir hayat arkadasligindan bahsediyorsak o zaman evet, bence sonuna kadar risk almak gerekir. Dikkat edilmesi gereken tek konuysa eger bu birlikte cikilmis yola devam ederken birbirinden farkli yollara sapmak isteniyorsa, mutlu olmak icin baslanmis bu beraberlik mutsuz etmeye baslamissa ya da bu hayat ortakligi ortakliktan cikip dengesiz bir mecburiyete donmusse bunun farkina varmaktir. Daha dogrusu carkin donusune kapilip beklenen ve istenen mutlulugun yerini alan mutsuzlulugu gozardi etmemektir. Yani demek istedigim kendi mutlulugunu goz ardi etmeyip bu birlikteligin en basinda beklenen mutlulugu yasattigina emin olmak ve mutlu olduguna emin olmaya devam etmek gerekir.
Kendimize sormamiz gereken soru da bu zaten, ihmal etmeden ara ara “Mutlu muyum?” ya da bir sikinti varsa “Beni mutsuz eden ne?”, “Sorunum ne?” diye sormak, kendi nabzimizi yoklamak gerekir. Bu sorulari sorduktan sonra da kendi kendimize dogru cevaplarini vermek ve bu cevaplari sabirla dinleyip kendimizi korumaya almak icin gereken onlemleri almak.
Sonunda mutlu olabilecegimiz her riski almak ve bu riskleri almaktan asla korkmamak cesaretin en buyugudur aslinda, sadece koruma kalkanlarimizi acil durum aninda ulasabilecegimiz bir yerlerde bulundurmak kaydiyla.
Yani aslinda her zaman “bekarlik sultanlik” olmayabilir 🙂